Prof. Dr. Halit Tanju Besler, iftar ile sahur ortasında geçen 7-8 saatlik dilime en az bir orta öğün eklenmesi gerektiğini, gereksinim duyacağımız güç, besin ögeleri ve suyu da fakat bu biçimde karşılayabileceğimizi belirtti.
“KURUYEMİŞLER SAHUR MENÜSÜNE EKLENMELİ”
Sahur sonrası iftara kadar geçecek 16-17 saatlik aç kalma durumunun kan şekerimizin düşmesine neden olabileceğinin altını çizen Besler, “Bunu önlemenin temel yolu sahurda sindirimi kolay, gün boyunca bizi tok tutacak, protein içeriği yüksek yumurta, süt ve süt eserleri, şekeri çok az olan küçük uzunluk sütlaç, muhallebi, tuzsuz lor peynir ile lif içeriği yüksek tam tahıllı ekmek, zerzevat ve meyve kümelerinden oluşan bir öğün hazırlamaktır. Tokluk mühletini uzatabilmek için tuzsuz ve kavrulmamış ceviz, fındık, badem üzere sert kabuklu kuruyemişler sahur menüsüne eklenmelidir” tabirlerini kullandı.
“İFTARA SULU YEMEKLE BAŞLAYIN”
İftarda, uzun saatler boyunca yaşanan açlık sonrasında düşük kan şekeri ve susuzluk sebebiyle süratli yemek yeme muhtaçlığı oluşacağını söyleyen Besler, “Buna katiyetle çok dikkat etmeliyiz. Yemek yeme suratını olağanlaştırmak ve hasebiyle mümkün kimi gastrointestinal meşakkatler başta olmak üzere, baş dönmesi, tansiyon yüksekliği üzere sıkıntılardan uzak durmak ve iştah denetimi sağlayabilmek için, tuzsuz zeytin ve/veya bir yahut iki tane hurma tüketimi sonrasında öğüne çorba ya da sulu yemekle başlanması, yemeğin yavaş yavaş yenmesi ve düzgün biçimde çiğnenmesinde büyük yarar vardır. İftarda yavaş biçimde tüketilen yiyecekler, kan şekerinin istikrarlı bir formda yükselmesine, sindirimi kolaylaştırmaya ve öğün sonrası şişkinliği, hazımsızlığı azaltmaya kıymetli katkı sağlar” diye tabir etti.