Hem sesi, hem nefesi ile müzikseverlere caz ve flamenko bir ortada nasıl olur gösteren genç bir sanatçı Antonio Lizana…
Flamenkonun beşiği olarak anılan yerlerden Cádiz- San Fernando’da büyüyen Lizana, klasik müzik eğitiminden sonra caz eğitimi almış. Genç yaştan itibaren farklı stilini aşikâr eden sanatçı, Jerry Berganza, Perico Sambeat, Marcus Miller, Chano Dominguez, Jorge Drexler, Jose Merce, Chambao, Jorge Pardo, Alejandro Sanz üzere dünyaca ünlü sanatkarlarla birlikte çalışmış.
Sahne performanslarıyla epeyce dikkat çeken Lizana konserlerinde dansı, flamenko müziğini ve cazı ustalıkla bir ortaya getirmeyi başarıyor. Geçtiğimiz yıl Akra Caz günleri kapsamında ülkemizde konser veren sanatçı beğeni toplamıştı. Kendi ismini taşıyan Caz Flamenko Ensemble ile müzikal seyahatine devam eden Lizana, hem güzel bir saksafoncu hem de âlâ bir müzikçi olarak yarın akşam CRR Konser Salonu’nda Türk dinleyicisiyle tekrar buluşuyor. Sanatkara konserinde, vokal ve danslarıyla Mawi de Cádiz ve Ana Salazar eşlik edecek.
Antonio Lizana’yla konser öncesi kısa bir söyleşide buluştuk…
– İki farklı şekli birleştiriyorsunuz, caz ve flamenko. Sahneyi paylaştığınız müzisyenlerle bu iki farklı biçimi birleştirirken ortak ruhu yakalamak sıkıntı oluyor mu?
Ben müziği bu halde düşünmüyorum. Beni müzikle bağlayan şey, birlikte çaldığım müzisyenlerin alanları değil. Şayet cömert, açık fikirli ve ritim ve harmoni konusunda âlâ hünerlere sahiplerse, hangi gelenekten geldiklerine bakılmaksızın kendimi söz etmek kolay olacaktır.
– Kendi yapıtlarınızın hem bestekarı hem de kelam yazarısınız. Birçok vakit dinleyeni çarpıcı bir biçimde etkileyen sözlerinizin çıkış noktası nedir?
Farklı şeyler anlatıyorlar ancak birçok aşktan geliyor. Bu kimi vakit romantik aşk olabilir kimi vakit daha büyük bir sevgiyi teşvik etmeye çalışarak, beşerler ve gezegenimiz ortasındaki kardeşliği ileriye taşımaya çalıştığım ilahi aşk olabilir.
– 9 modüllük Ensemble projesi nasıl doğdu?
Bir müddettir klâsik flamenko dünyasını (genellikle Big Band’lerde duyduğumuz lisan ile) cazdaki rüzgar geleneğiyle birleştirmeye çalışma fikri vardı. Ve geçen yıl birinci defa Antalya Caz Şenliği’nde bunu gerçekleştirme fırsatımız oldu. Proje böylelikle ömür buldu.
– Türkiye’ye birçok sefer geldiğinizi biliyoruz. Türk izleyicisi, Türk müziği ve kültürü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yüzeyde geleneklerimizin farklı olduğunu görüyorum, lakin altta tıpkı şeyi hissediyorum. Bu yüzden yaptığımız şey, İspanyol halkının nedenini bilmeden Türk müziğini sevdiği üzere, direkt Türk izleyicisiyle bir irtibat kuruyor.