Seçimin akabinde, muhalefetin kazanması halinde yaşanabileceklere dair öngörüde bulunan Kozanoğlu, “Bugün iktisat idaresi birinci önceliğini, döviz kurunu sabitlemeye vermiş durumda. Türkiye‘nin SWAP dediğimiz döviz rezervleri, -40 ile -45 ortasında seyrediyor. Seçim sonrasında yapılması gerekenlerden biri döviz rezervlerini güçlendirmek. İktidarın aldığı döviz rezervlerinin değerli bir kısmı, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Çin üzere ülkelerden geliyor. Bunlar da siyasi bir baskı ögesi olarak yeni idarenin önünde önemli bir tehlike olabilir. Mevcut cari açık 50 milyar dolar civarında, bu türlü giderse 70 milyar doları bulabilir. Döviz yatay seyrini sürdüremezse enflasyon da yükselebilir” dedi.
İKTİDARA YAKIN İTO İLE TÜİK BİLGİLERİ TUTMUYOR
İktidara yakın duran İstanbul Ticaret Odası‘nın açıkladığı datalar ile TÜİK dataları ortasındaki farka dikkat çeken Kozanoğlu, “TÜİK VE İTO (İstanbul Ticaret Odası) Ücretler Geçiş Endeksi dataları ortasında karşılaştırma yapalım. İTO büyük ölçüde mevcut iktidarı destekleyen bir yapıya sahip lakin oturmuş bir data tabanı var. Aylık olarak İstanbul fiyatlar geçim endeksini ve toptan eşya fiyatını açıklıyor. Tabi İstanbul ile Türkiye genelinde küçük farklar olması beklenebilir. Ancak 20 puanı aşan bir makas var. Bu ayın bilgilerine göre İTO, giysi harcamalarında aylık 5,32’lik sıçrama olduğunu söylüyor, TÜİK’e nazaran ise giysi ve ayakkabı %1,92 düşmüş durumda” tabirlerini kullandı.
“ENFLASYON DÜNYADA %2’YE TÜRKİYE’DE %41’E DÜŞÜYOR”
Kozanoğlu, “Yurttaşlar bazen ‘enflasyon düşüyor’ cümlesini fiyatların da düşeceği formunda yorumluyor, bu yanlışsız değil. 2022 Ekim ayında tüketici fiyatları %85,5 olmuştu, bugün ise %50 olarak açıklandı. Bu istatistik tahminen inandırıcı değil lakin %50 olması bile çok büyük bir oran. OECD raporlarına bakıldığında dünya genelinde bir enflasyon gözleniyor olsa da Türkiye‘de öbür ülkelere nazaran enflasyon yükselişinin çok daha fazla olduğunu görüyoruz. G20 ülkeleri ortasında bu yıl sonunda enflasyonun %4’e düşmesi, seneye ise %2’ye gerilemesi öngörülüyor bu bile büyük bir sorun olarak görülüyor. Türkiye‘de ise bu yıl sonunda %43,8, 2024 yılında ise %41,6‘ya gerilemesi öngörülüyor” diyerek enflasyon düşüşünün fiyatlara tesir etmeyebileceğini belirtti.
Konut ve besin fiyatlarındaki artışın yurttaşa tesirini vurgulayan Kozanoğlu, “Yurttaşlar kendi tüketimlerine yönelik enflasyonda çok daha yüksek seviyeyle karşılaştıklarını söylüyorlar. Bunun bir sebebi TÜİK‘in gerçek dataları yansıtmaması elbette.Bir öteki sebebiyse dar gelirli yurttaşların tüketimlerinde besin ve konut tüketiminin yükü daha fazla. Konut ve besin fiyatlarının yıllık artış yüzdelerine baktığımız vakit TÜİK
“FAİZ ARTIRIMI YAPILABİLİR FAKAT…”
Merkez Bankası‘nın faiz artırımı yapması gerektiğini lakin birtakım riskler olduğunu belirten Kozanoğlu, şu tabirlerle uyardı:
“Enflasyonu düşürmek için faiz artırımı yoluna başvurulabilir lakin bunun kıymetli toplumsal ve ekonomik sonuçları olabilir. Ekonomi yavaşlayabilir ve yatırımlar durabilir, iktisadın istihdam yaratma kapasitesi daralır ve bunun sonucunda işsizlik yaygınlaşabilir. Bankaların ellerindeki borçlanma senetlerinin kıymeti önemli biçimde düşebilir ve ziyan edebilirler. Çok hassas ve planlı halde müdahaleler yapılmalıdır. Bunun için çok önemli bir kaynağa muhtaçlık olduğunu düşünüyorum.Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın daima temeller attığını, ‘şu kadar konut yapacağız, şu tarihte teslim edeceğiz’ dediğini görüyoruz. Bunların hangi kaynak ile karşılanacağı ise söylenmiyor. Seçim yaklaşırken, kimseyi üzmek, yurttaşlara ellerini ceplerine atacaklarını söylemek istemiyorlar. Lakin kaçınılmaz bir formda bu maliyet karşılanacak.”