Genç yaşta göğüs kanserine yakalanan, ikisinde ırsi kanser geni tespit edilen üç kuzen ve üçünün de hekimi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bülent Karabulut, dikkat alımlı bilgiler vererek, “50 yaşından daha genç hastaların kesinlikle bilhassa ırsilik açısından ailesinde kanser hastası olup olmadığına bakılmaksızın genetik testlerini talep etmeliler ve yaptırmalılar. Şayet genetik olarak riskli bulunduysa göğüs boşaltma, rahim ve yumurtalık aldırma üzere risk düşürücü cerrahiye başvurmalılar” diye konuştu.
Prof. Dr. Karabulut, kuzenlerden Gülengül Kuzeyli’ye 2005 yılında 35 yaşındayken göğüs kanseri tanısı aldığını, sol göğsün kısmen korunarak ameliyat edildiğini söyledi. Kuzeyli 46 yaşında geldiğinde başka göğüste de kitle görüldüğünü, sağ göğsün büsbütün alındığını kaydeden Karabulut, “Risk değerlendirmelerine nazaran kemoterapileri dizayn edildi. Şu an hastamız sıhhatini koruyor. Bir bayanın bir göğsünde kanser varsa öteki göğsünde de kanser riski ırsi olmasa bile olağan bir bireye nazaran daha yüksektir.
Gülengül Hanım 35 yaşında göğüs kanserine yakalandığı yıllarda ırsilik ile ilgili pek ileri tetkik yapılmıyordu. Lakin bize 2017 yılında öbür göğsündeki kanser nedeniyle başvurduğunda genetik yatkınlık test yaptırdık ve BRCA dediğimiz bir gen mutasyonu tespit ettik. Hastamıza, 11 yıl evvel birinci sefer kanser görülen ve bir kısmı korunan sol göğsünü de boşaltmasını önerdik. Şu an hala hazırda hasta çift taraflı göğüs kanseri teşhisi ile tertipli olarak takiplerine geliyor. Kendisine rahim ve yumurtalıkların alınmasını hepsini önerdik. Lakin hastamız şimdi kendini hazır hissetmediği için karar veremedi. Hastamızda genetik bir yatkınlık olduğu için çok yakından takip ediyoruz” biçiminde konuştu.
“RAHİM VE YUMURTALIKLAR ALINDI”
Karabulut, Kuzeyli ile kan bağı olan kuzeni Ebru Özgür’e (49) 2015 yılında 41 yaşındayken göğüs kanseri tanısı koyulduğunu söyledi. Kendisine 2017’de başvuran Özgür’ün genç yaşta olması ve dayısının kızı Gülengül Kuzeyli’nin de göğüs kanseri hikayesinin varlığı üzerine BRCA testi istediklerini belirten Karabulut, şunları söyledi: “Mutasyon tespit edildi. Hastaya risk düşürücü çift taraflı göğüs boşaltma cerrahisi, birebir seansta da protezleme süreci yaptık. Göğüs konusunda sorunu yok. Hastamız öteki teklifimize de uydu; rahim ve yumurtalıklarını aldırdı. Şu anda ırsi kanser geni taşıyan bu hastanın takiplerinde bir sorun yok, büyük bir risk faktörü de olmadan hastalıksız izlemine devam ediyoruz.”
“MUTASYON TESPİT EDİLMEDİ”
Ebru Özgür’ün amcasının kızı Kutsal Karataş’ın (51) ise göğüs kanserine 45 yaşında yakalandığını belirten Prof. Dr. Karabulut, “Bazı yayınlara nazaran 50 yaş göğüs kanseri için erken yaş kabul ediliyor. Biz ise 45 yaşı hudut kabul ediyoruz. Bu kuzen de iki hastamızla muadil bir formda lakin başlangıcı daha geç olmuş. O da gerekli tedavilerini aldı. Bu hastamızda mutasyon tespit edilmedi. Hasebiyle rastgele bir halde çift taraflı göğüs cerrahisi ya da risk düşürücü yumurtalık cerrahisi uygulanmasına gerek duymadık. Göğüs hami cerrahilerle kemoterapi, akıllı ilaç ve radyoterapi ve hormon tedavisiyle şu an o da hastalıksız izlemlerine devam ediyor” dedi.
GENETİK TESTLERİN ÖNEMİ
Üç kuzenin hikayesini pahalandıran Karabulut kelamlarını şöyle sürdürdü:
“3 kuzenden ikisi genetik yatkınlığı olan hastalarımız. Demek ki ırsilik açısından herkes tıpkı risk kümesine girmeyebiliyor. Biz genç yaştaki hastalarda ailesinde kanser hikayesi var mı yok mu demeden genetik testler yapılması gerektiğini biliyoruz. Çünkü genç periyotta kanserin başlaması genetik bir riske işaret edebilir. Genç yaş olarak da dünya literatüründe 50 yaş öncesi olduğunu söyleniyor. Bize nazaran bu yaş 45 olmalı. Ancak yaşa bakmadan genetik testini yaptırması gereken kümeler da var. Aile hikayesi ağır olan bilhassa birinci derece kan bağı olan, genç yaşta göğüs kanseri olan ya da 2-3 jenerasyon boyunca göğüs, yumurtalık, kalın bağırsak, rahim kanseri olan bireylerin yaştan bağımsız bir biçimde bu genetik yatkınlık testlerini yaptırmasını öneriyoruz. Fakat bu kriterlerin dışında bütün kanser hastaları gidip genetik teşhis testi de yaptırmamalı. Kurallara uygun biçimde ya çok genç yaş ya da aile bağlantısı göz önünde bulundurularak bu bahiste genetik uzmanı ya da onkoloji uzmanı tarafından planlı bir halde istenmesi uygun olur. Ancak bu testlerin hayat kurtarıcı olduğunu, gerekli önlemler alınarak birçok insanın hayatını kurtarabileceğini biliyoruz. Hasebiyle öneriyoruz.”